22 Ağustos 2011 Pazartesi

Reklamlar reklamlar...

İşte bizim cafemiz, söz Mervede...

Yeni çiçeklerimiz

Aylardır cafemize yeni saksılar almayı istiyorduk. Ben çiçekleri sadece uzaktan sevebilen, bir türlü onlara bakamayan biri olarak gerçek çiçek olayında hep çekimser kalıyordum. Bir taraftan da kırmızı saksı, yeşillik ve beyaz papatyadan oluşan bir görüntü vardı aklımda. En sonunda Cihan'la bu haftasonu hadi artık birşeyler yapalım dedik. Öncelikle kırmızı çiçeklikleri bulduk, sonra da yapay çim ve beyaz minik çiçekleri... Ben yeni tuzluk-karabiberliklerimizi doldururken Cihan da itinayla saksılarımızı hazırladı. İşte cafemizin el yapımı ve görenin bayıldığı yeni saksıları :)

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Haftanın sürprizi

Perşembe günü bir türlü konuşamamıştık. Dün aradı ve sana bir sürprizim var. Aslında ben şimdi İstanbul'dayım ve cafene doğru geliyorum. Sabırsızlıkla beklemeye koyuldum. Yarım saat sonra Pembe Panterimle, onu alacağım yere gittim. İşte benim güzel, sürpriz yapmaya bayılan paşam (Merve) karşımdaydı. Cuma günüme böyle güzel bir katkıda bulunduğu için çok çok sevindim. O 3 saate yine bir dolu şey sığdırdık, sanki daha dün vedalaşmışız gibi özlemle ama aynı zamanda o an ayrılacakmışız gibi büyük bir telaşla sıraladık konuları, hatta Pembe Panterle mini bir tur bile attık sokaklarda :) 
Herkese iyi haftasonları!
PS: Bu arada Dombican çok lezzetli oldu, kısa sürede bitti :)

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Dom-bi-can

Seni ilk gördüğümde;
Domates sandım, aldım "dom"unu,
Yok yok cildin buruşuk, biber gibisin dedim, aldım "bi" sini,
En son dedim ki sen patlıcan gibi kokuyorsun, aldım "can" ını..
Oldun mu Dombican...
Bugün öğle yemeğinde seni pişireceğiz.
Hadi bakalım göster kendini!

12 Ağustos 2011 Cuma

Öyle bir geçer zaman...

Bizimki büyüdü de 300 km bakımına bile gitti. Çok duygulandım, gözlerim doldu :)

11 Ağustos 2011 Perşembe

Masal saati...

Lütfen gözleriniz kapalı dinleyin :)
Dışarda ince ince ama şiddetli bir yağmur var, huzur veren aynı zamanda hafif de ürperten. Hani üstünüzde sıcak tutan bir hırkanız olsa saatlerce yürüyebileceğiniz cinsten. Üşümeniz biraz artınca sığınacak bir yer aradınız, sıcak birşeyler içmek için. Derken bir cafeye denk geldiniz. İçeri girdiniz, fonda nefis yumuşacık şarkılar, sıcacık bir ortam, cafenin tam ortasında parfüm sıkılmış bir Pembe Panter (Islanmasın dışarda diye, içeri aldım.) Heh işte orası bizim cafemiz, hadi gelin çayınız hazır.

2 Ağustos 2011 Salı

Tesadüf...

Bundan yaklaşık 3 ay önce rüyamda babamı gördüm. Bembeyaz bir gömlek giymişti, gözlerinin mavi-yeşili çok netti. Ben konuştum, o sadece dinledi, hiç cevap vermedi. Sadece tebessüm ediyordu. Sonra uyandım, tam yataktan kalkacakken cama birşey çarptı, perdeyi açtık ve karşımızda işte bu güzel güvercin vardı. Uzunca bir süre gitmedi, camı açtım, yine gitmedi, ekmek verdim, uzun uzun sevdim, konuştum onunla... Kim bilir, belki sadece bir tesadüf ama ben bu tesadüfü çok sevdim.